ANA HATLARIYLA
Filistin Topraklarında
Dinler ve Mezhepler
DR.NIZAR NABEEL ABUMUNSHAR “ HIRBAWI”
Giriş
Filistin toprakları çok eskiye dayanan çeşitli din ve mezheplerden oluşan toplulukların varlığına şahit olmuştur.
Bu çalışma, mutlaka sir gün zeval bulacak geçici bir varlık olması nedeniyle Siyonist yapıda sürekli yaşanan göçlerin oluşturduğu istikrarsız durum ve işgal altındaki Filistin dışına ters göçlere tanıklık etmesi dolayısıyla Filistin topraklarındaki Siyonist varlığını ele almayacaktır, Buna ilaveten Siyonist araştırma merkezlerin yayımladığı Filistin topraklarındaki Yahudi varlığına siyasi, medyatik ve demografik kılıf bulma amacıyla yapılan sağlıklı olmayan istatistikler de bu tavrımızın başka bir nedenidir.
Bu çalışmada ezici çoğunluğu oluşturan İslam dini mensupları ele alınmayacaktır, çünkü araştırmalar ve istatistikler, Filistin’deki Müslüman oranının Filistin halkının %97’ine tekabül ettiğini göstermektedir.
Bu çalışma, tam olarak Filistin topraklarındaki İslam ve Yahudilik dışındaki dinler ve azınlıkları ele alacak, bu dinlerin ve azınlıkların Filistin‘deki varlık, pratik yaşam ve siyasi rollerine ışık tutacaktır.
Filistin Topraklarında Hıristiyan Varlığı
Eskiden beri işgal altındaki Filistin topraklarında Hıristiyan varlığı görülmüştür[1]. Haçlı Seferleri döneminde Filistin topraklarında yaşayan Hıristiyanların tarihsel rolleri olmuştur, ama bu varlık ve rol, sonraki yıllarda azalmaya başlamış ve yok olma noktasına gelmiştir.
İlk Haçlı seferleri zamanındaki katı düşmanlıktan sonra Filistin’deki Hıristiyanlar, Batı dünyasında tuhaf karşılanan, kendilerine özgü düşünce ve kültürü yaşamaya başlamışlardır. Filistinli Hıristiyanlar Filistin halkı ile beraber mükerrer siyasi gitgelleri birlikte yaşadılar[2], Filistin halkının işgal sırasında yaşadığı sıkıntı, trajedi ve felaketlere ortak oldular[3].
Hıristiyanların Filistin topraklarındaki varlığı, bu topraklarda Hıristiyanlık inancı bakımından sembolik değeri olan yerlerin bulunmasıyla yakından irtibatlıdır[4], nitekim bu bölgelerde Hıristiyanların sayısı bir hayli fazladır.
Filistin halkı, Filistinli Hıristiyanlara her zaman saygılı davranmış, siyasal ve sosyal bakımdan farklı koşullara sahip olmalarına rağmen birbirleriyle halk olarak ve siyasi düzeyde iyi ilişkiler kurmuşlardır.
Hıristiyanlar çarpık Oslo yönetiminin doğması ile beraber[5] ve bu yönetim projesinden hemen sonraki süreçte bakanlık paylaşım işleminde yer aldılar, Beytlahm ve Ramallah gibi bölgelerde yerel yönetimlerde kendilerini temsil etmeye çalıştılar. 2006’da Hamas hükümeti iktidara geldiğinde bakanlar kuruluna bir Hıristiyan atadı[6]. Ulusal Birlik Hükümeti döneminde de aynı olay tekrarlandı, bu da Filistin’deki farklı siyasi eğilimlerin (aralarındaki bütün farklılıklara rağmen) Hıristiyanların Filistin halkına büyük desteğini ve barışçıl rolünü takdir ettiğini gösterir[7].
Filistin topraklarındaki Hıristiyan varlığının sürekli gerilediği gözlenmektedir ve sayıları sürekli azalmaktadır. Bunun sebebi, Amerika ve Avrupa’ya açık olan göç kapısıdır, nitekim Hıristiyanların çoğu, gönüllü olarak, toplu ve ferdi biçimlerde ülke dışına göç etmektedir.
Bu durum, Hıristiyan din adamlarının, Hıristiyan gençliğini göç etmekten vazgeçirmeye çalışmasına ve Filistin’de kalmaları için çağrıda bulunmasına neden olmuştur. Nitekim 2007 yılında Hıristiyan varlığı çok düşük bir yüzdeye gerilemiş, Filistin halkına oranla Hıristiyanların oranı %1’in altına düşmüştür. Nitekim, Hıristiyan din adamları bu düzeydeki bir oranı, Filistin topraklarındaki Hıristiyan varlığı bakımından tehdit olarak görmüşlerdir.[8]
Sivil toplum bazında ise eskiden beri Hıristiyanlar ve diğer azınlıklar, mahalli düzeyde çeşitli sivil toplum örgütleri kurmuşlardır. Uluslararası planda Hıristiyanların açık ve büyük desteğiyle bu dernekler, Filistin‘de etkili roller ifa etmiş ve bu sayede derneklerin ve örgütlerin etkisi artmıştır.[9]
Bu alanda Hıristiyanlar, İnsan haklarına[10] ve gençliğe önem veren özel okullar[11], dini alanda eğitim veren yüksek okullar, engellileri yetiştirme ve rehabilitasyon merkezleri, özel meslek yüksek okulları, kültür merkezleri ve üniversiteler gibi çeşitli kuruluşlara sahiptirler[12].
Dikkate değer bir diğer nokta ise Hıristiyanların eskiden beri varlıkları az olmasına rağmen dernek ve benzeri örgütlenmelerle ciddi ölçüde bir etkiye sahip olmalarıdır. Nitekim Hıristiyan azınlıklara ait sivil toplum örgütlerinin ve yerel derneklerin, sosyal, kültür, sanat ve eğitim alanlarındaki çalışmalarla Filistin genelinde bütün alanlarda dikkat çekici bir varlığa sahip olmuşlardır.
Siyasi açıdan bakıldığında, Filistinli Hıristiyanlar Filistin halkının diğer kısmı gibi Siyonist baskı altında yaşıyorlardı. İşgalci Siyonistler, Hıristiyanlara ve kutsallarına karşı savaş ilan etmemesine rağmen, İsrail’deki kiliselerin tekrar ve tekrar hedef seçilmesi, Filistin topraklarındaki Hıristiyan kutsallarının Yahudileştirmesi, Hıristiyanların tarihsel varlıklarını istimlâk etmesi, Batıdaki dindaşlarının aksine onların Siyonist projeye karşı siyasi planda cephe almalarına sebep olmuştur.
Filistinli Hıristiyanların açıklamaları ve beyanları onların işgalin bitmesini istediklerini ve Yahudileştirmeye karşı Müslümanlarla birlikte siyasi yapıya faal bir şekilde katıldıklarını gösterir, zira Filistinli Hıristiyanlar, Filistin’deki Dini Mukaddesatı Savunma Kurumu’nun önemli bir parçasını oluşturur. Bu kuruluş, Müslüman ve Hıristiyanlardan oluşan hükümet dışı bir kuruluştur, amacı Yahudilerin Müslüman ve Hıristiyanların kutsallarına yönelik saldırılarını açığa çıkarmaya çalışmaktır.
Samiriler[13]
Samiri azınlığı, Filistin’de var olan Yahudi mezheplerinden bir tanesidir. Sadece münzevi bir Yahudilik anlayışı çerçevesine kendisini hapsetmiş olan bir mezhep olup Yahudiliğin sadece bazı ibadet şekillerinden ibaret bir azınlıktır. Nablus şehri haricinde başka hiçbir ilde varlık göstermezler.[14]
Samiriler, İsrail devlet yapısından uzakta faaliyet gösterirler. Filistinlilerle birlikte yaşadıkları yerlerde son derece sınırlı bir varlığa sahiptirler, işgalin yaptığı gibi Filistinlilerin güvenliğini tehdit etmezler. Hayattan uzak bir yaşamı seçmişlerdir, sadece eski Filistin lideri Yasir Arafat döneminde iki temsilci, o da seçim yoluyla değil atama şeklinde Filistin meclisine atanmıştır.[15]
Samiri azınlık, sembolik olarak bazı resmi mevkilerda bulunmaları hariç tutulursa şu ana kadar hiçbir siyasi faaliyette bulunmamışlardır. Filistin toplumu içerisinde herhangi bir örgüt, kuruluş veya siyasi oluşumun çatısı altında hareket etmezler. Fakat Samiri azınlığının Filistin toplumu üzerinde negatif etkileri vardır. Zira bu azınlık sihir, medyumluk işleri ile meşhurdur ve bu tür sihir ve medyumluk yolu ile Filistinlileri hedef almaktadırlar. Bütün sihir işlerinin Samiri azınlığı tarafından yapıldığı ve Filistinlileri hedef aldığı kesin bir surette kanıtlanmıştır.
Dürzî azınlığı
Dürzi azınlığı 1948 yılında işgal edilen veya bugün “İsrail” diye bilinen topraklarda yaşamaktadırlar, Suriye’nin işgal altındaki Golan tepesinde ve kuzey Filistin’deki Magar ve Mugir gibi Arap köylerinde nüfusları artmaktadır.
Dürzi azınlığı Filistin topraklarında yaşamalarına rağmen Siyonist kimliğe daha yakın durmaktadırlar.[16] Dürzîler de diğer din mensupları ve azınlıklar gibi işgal edilmiş topraklarda yaşamalarına rağmen Siyonistlerin sahip olduğu gücün etkisiyle Siyonistlerin bayrağı altına sığınmayı tercih etmişler ve ara sıra övündükleri milli değerleri hiçe sayarak bütün bu değerlerden vazgeçmişlerdir.
Bu iddiayı kanıtlayan en temel husus, Dürzî gençlerin Siyonist orduya katılmaları, Filistinlilere karşı savaşmaları, onları gözaltına alma ya da onlara ateş etme hususunda hiçbir çekince göstermemeleridir. Hatta bazen sırf İbrani devleti ordusunda daha üst görevlere gelebilmek ve onlara yaranabilmek için Yahudilerden de sert davrandıklarını söylemek mümkündür.[17]
Şayet durum böyleyse neden Dürziler, Filistinli sayılmaktadırlar sorusuna, onların kendilerinin Filistinli olduklarını iddia etmelerinden dolayı böyle bir tasnife gidildiği şeklinde cevap verilebilir. Dürziler iddialarına göre kendilerini kâh Suriyeli kâh Filistinli görmektedirler. Gösterilerde Filistin bayrağını kaldırarak[18] Filistinlilerle beraber olduklarını göstermeye çalışmalarına rağmen gerçekte durum böyle değildir. Filistinlilerin düzenledikleri siyasi organizasyonlara ve eylemlere Siyonist düşmana bağlı bir güç olarak katılmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar.
Bazı Dürzîler yaşadıkları yerlerde kendilerine has yerel ve kültürel derneklerde faaliyet göstermektedir. Bu dernekler, kirli Dürzî inanç ve tarihsel fikir ve düşünceyi yeni Dürzî nesillere öğretmeye çalışmaktadır. Filistin’in içinde bulunduğu gerçekliği yok sayarak 1948 yılında işgal edilen Filistin içerisindeki siyasi gruplara, siyasi, milli ve dini faaliyetlere katkıda bulunmamaktadırlar.
Bahaî azınlığı[19]
Yeryüzünde faal bir olgu ve cemaat değildir. Bahailik, Hayfa[20] kentinde resmi büroları[21] olan birkaç kişiden müteşekkil bir mezheptir. Filistindeki çoğu tarihsel yerleri yıkmalarına rağmen Siyonistler Bahailerin makamlarını korumuşlardır.[22]
Bahaîler kendilerine has ibadet merasimlerini Filistin toplumundan uzak ve ayrı bir şekilde eda ederler, çünkü Bahaî azınlığı İslamiyet’e birçok yönden ters düşmüş, Müslümanların ibadetlerine uzak ve farklı ritüeller benimsediklerinden[23] Filistin toplumu tarafından dışlanmış bir azınlık haline gelmişlerdir.
Bahaîler sadece azınlıklardan bahsedilirken adlarına değinilen ama bunun dışında Filistin’in siyasi düzenine herhangi bir müdahaleleri bulunmayan bir azınlıktır. Ne ciddiye alınabilecek bir varlığa sahiptirler, ne temsilcilik düzeyinde ne de görev alma hususunda her hangi bir aktif rol üstlenmezler, çünkü bütünüyle siyasi[24] ve kültürel normalleşmeden yana tavır koymuşlardır.[25]
Bazıları Bahai azınlığını El-Kadiyaniye (El-Ahmediye) kategorisinde sınıflandırırlar.[26]
İsimlendirmeyi bir eknara bırakırsak, Bahailer veya Kadiyanilere Kuzey Filistin’de Siyonistlerin verdiği destek bir gerçektir. Nitekim bu destek, tersini iddia etseler dahi inanılmaz boyutlara ulaşmış[27] ve Bahaîleri Filistin halkına karşı düşman bir kategoride değerlendirmelerine neden olmuştur.
Bu sınırlı azınlığın anılmasıyla, Filistin topraklarında negatif etkisi olan siyasi yönelimler, dinler, azınlıklar ve siyasi akımların ele alınması, tamamlanmış olmaktadır.
Çalışmada kullanılan önemli Kaynaklar:
1- Dirasat fi’l Kadiyyeti’l Filistiniyye min Manzur iislami, Mektebetu’l Felah, Dr. Muhammed Osman Şebir, Dirasat fi’l Kadiyyeti’l Filistiniyye min Manzur iislami, Mektebetu’l Felah, Kuveyt, 1989, 2. Baskı.
2- Filistin İstatistik Grubu, ekonomik bölümü, Filistin Kurtuluş Cephesi, istatistik Merkezi Ofisi, 1983, 5. Sayı.
3- Heviyyetu’l insan fi’l vatani’l Arabi ‘Meşru Kırae Cedide’, Sait El-Tel, Revaii Mecdulavi li’n neşri ve’t tevzi, 2007, Ürdün, 1. Baskı.
4- El-Yehud Adaullahi ve Kateletu’l Enbiya, Uluslararası Genç Müslüman Konferansı, Kuzey bölgesi, Filistin Gençliği Heyeti, tarihsiz.
[1] Bkz. Filistin İstatistik Grubu, Ekonomi bölümü, Filistin Kurtuluş Cephesi-istatistik Merkezi Ofisi, 1983, 5. Sayı, s. 127-128.
[2] Gözaltına alındığımda onlardan gözaltına alınan iki kişi ile görüştüm.
[3] Heviyyetu’l Vatani’l Arabi-Meşru Kırae Cedide, Sait el-Tel, Revaii Mecdulavi li’n Neşri ve’t Tevzi, Ürdün, 1. Baskı, 2007, s. 354-405.
[4] Hz. İsa’nın doğduğu Mehd kilisesi, Kıyamet Kilisesi gibi kilise ve tarihi yerler.
[5] Devlete has varlık dinamikleri ve otoriteye sahip olmadığı için bu ifadeyi kullanmayı tercih ettik.
[6] Hıristiyan bakana turizm bakanlığı teslim edilmiştir. Ulusal Birlik Hükümeti döneminde de aynı şekilde turizm bakanlığı bir Hıristiyan Filistinliye verildi.
[7] Nitekim bu durumu somut olarak Hıristiyanların Müslümanlarla birlikte genel hak ve kutsalları savunma hareketlerine katıldıkları sırada görüyoruz, zira Müslümanların olduğu gibi Hıristiyanların da kutsalları Siyonistler tarafından gasp edilmiştir, bu da Dini Mukaddesatı Savunma Kurulunun 2006’da kurulmasına sebep olmuştur.
[8] Ma’an bağımsız haber web sayfası, Filistin, haber başlığı ‘Hıristiyan din adamı %1’in altına düştükleri için Hıristiyanlardan göç etmemelerini istemektedir’, 19/7/2007.
[9] Buna delil olarak, yerel dernekleri ve Hıristiyan inanç kurumlarını desteklemek ve Filistin toplumunda itibarlarını arttırmak için yıl boyunca Filistin’e gelen Hıristiyan grupları, bunların başında Filistinli Hıristiyanlara bütçe ayıran Uluslararası Kiliseler Meclisini verebiliriz. Bak; Ma’an bağımsız haber web sayfası, Filistin, haber başlığı ‘Hıristiyan din adamı %1’in altına düştükleri için Hıristiyanlardan göç etmemelerini istemektedir’, 19/7/2007.
[10] Örnek olarak Beytlahim’deki Hıristiyan Gençleri Derneği.
[11] Örnek olarak Beytlahim ve Gazze’deki El-Vardiye Endüstri Meslek Yüksek Okulu.
[12] Örnek olarak, okul düzeyinde; Ramallah, Gazze, Kudüs ve Beytullah’ta çok Hıristiyan okulu vardır; El-Vardiye ruhban okulları gibi, Beytlahim’deki İncil Yüksel Okulları, Beytlahim’deki Karitas, Halil’deki El-Monanayt, Beytlahim’deki El-Salizyan Endüstri Yüksek Okulu, Beytlahim’deki Beyt üniversitesi ve Ramallah’taki Birizit üniversitesi gibi kurumlar.
[13] Kuran’ı Kerimde geçen Samiri’nin tebaası olduklarını iddia ettikleri için bu isim konulmuştur. Samiri, İsrail oğullarını doğru yoldan sapıtmış ve ziynetlerinden bir buzağı yapmıştır.
[14] Bu azınlık Nablus dağları eteklerinde belirli yerlerde yaşamakta olup kendilerine özgü kiliseleri vardır.
[15] 1996’da bu olay gerçekleşti, Filistin başkanın emri ile bu etkisiz ve önemsiz azınlık hakkında onurlandırıcı bir genelge yayınlanmıştır, Filistin kamuoyu bu genelgeyle şaşkına döndü, çünkü bu azınlığın Yahudi aidiyeti bulunmakta olup siyasi hayattan tamamen ayrı ve uzak yaşarlar.
[16] Dürzi azınlığı, Ehl-i sünnetten sayılmayan Batıni mezheplerdendir. Hatta çoğu İslam alimi, Dürzi mezhebini Müslüman mezheplerden saymaz, çünkü İslam dinine ters uygulama ve inançlar barındırır. Mesela; reenkarnasyona inanmaları, insanları akıllılar ve cahiller şeklinde ikiye ayırırlar, zinayı helal sayarlar. İlave olarak hırsızlık, içki, fuhşiyat gibi çirkin şeylerle ün salmışlardır.
[17] Çok defa gözaltına alındım ve birçok hadiseye kendi gözlerimle şahit oldum. Dürzîlerin sürekli baskısına maruz kaldım. Filistinliler Dürzîlere sınır koruyucuları derler, Filistinlilere gösterdikleri sertlik ve baskı Siyonistleri dahi geçmiştir.
[18] Gola’nın Suriye’ye geri verilmesi için yıldan yıla yapılan gösterilere katılmaktadırlar ancak bütün bu katılımlar sadece gösteriş için yapılmaktadır.
[19] Bazen el-Ahmediye diye bilinirler.
[20] Kuzey Filistin’de bir kent.
[21] Yahudiler Allah düşmanları ve peygamber katilleri, Uluslararası Genç Müslüman Konferansı, kuzey bölgesi, Filistin Gençliği Heyeti, s. 36-37. İçerisinde söz konusu büronun fotoğrafı ve Bahailerin ibadet şekilleri bulunmaktadır.
[22] Müslüman Filistin dergisi.
[23] Bahailer dinsel merasimlerini kimseye göstermeden kendilerine özgü yerlerde yaparlar, mesela kuzey Filistin’de Hayfa’da liderlerinin kabri gibi. Bu tür bir gizlilik Dürzilerin beynelmilel Masonlukla bağlantılı olduğu şüphesini uyandırmıştır.
[24] Bkz.Et-Tatbi-İstiraticiyyetu’l ihtirak, s. 90-93.
[25] Bkz.Et-Tatbi-İstiraticiyyetu’l ihtirak, s. 103-111.
[26] Sırauna Maa’l Yehud fe Davi’s Siyaseti’ş Şeriyye, Dr. Muhammed Osman Şebir, Dirasat fi’l Kadiyyeti’l Filistiniyye min Manzur iislami, Mektebetu’l Felah, Kuveyt, 1989, 2. Baskı, s.139.
[27] Sırauna Maa’l Yehud fe Davi’s Siyaseti’ş Şeriyye, Dr. Muhammed Osman Şebir, Dirasat fi’l Kadiyyeti’l Filistiniyye min Manzur iislami, Mektebetu’l Felah, Kuveyt, 1989, 2. Baskı, s.136.
Filistin Topraklarında
Dinler ve Mezhepler
DR.NIZAR NABEEL ABUMUNSHAR “ HIRBAWI”
Giriş
Filistin toprakları çok eskiye dayanan çeşitli din ve mezheplerden oluşan toplulukların varlığına şahit olmuştur.
Bu çalışma, mutlaka sir gün zeval bulacak geçici bir varlık olması nedeniyle Siyonist yapıda sürekli yaşanan göçlerin oluşturduğu istikrarsız durum ve işgal altındaki Filistin dışına ters göçlere tanıklık etmesi dolayısıyla Filistin topraklarındaki Siyonist varlığını ele almayacaktır, Buna ilaveten Siyonist araştırma merkezlerin yayımladığı Filistin topraklarındaki Yahudi varlığına siyasi, medyatik ve demografik kılıf bulma amacıyla yapılan sağlıklı olmayan istatistikler de bu tavrımızın başka bir nedenidir.
Bu çalışmada ezici çoğunluğu oluşturan İslam dini mensupları ele alınmayacaktır, çünkü araştırmalar ve istatistikler, Filistin’deki Müslüman oranının Filistin halkının %97’ine tekabül ettiğini göstermektedir.
Bu çalışma, tam olarak Filistin topraklarındaki İslam ve Yahudilik dışındaki dinler ve azınlıkları ele alacak, bu dinlerin ve azınlıkların Filistin‘deki varlık, pratik yaşam ve siyasi rollerine ışık tutacaktır.
Filistin Topraklarında Hıristiyan Varlığı
Eskiden beri işgal altındaki Filistin topraklarında Hıristiyan varlığı görülmüştür[1]. Haçlı Seferleri döneminde Filistin topraklarında yaşayan Hıristiyanların tarihsel rolleri olmuştur, ama bu varlık ve rol, sonraki yıllarda azalmaya başlamış ve yok olma noktasına gelmiştir.
İlk Haçlı seferleri zamanındaki katı düşmanlıktan sonra Filistin’deki Hıristiyanlar, Batı dünyasında tuhaf karşılanan, kendilerine özgü düşünce ve kültürü yaşamaya başlamışlardır. Filistinli Hıristiyanlar Filistin halkı ile beraber mükerrer siyasi gitgelleri birlikte yaşadılar[2], Filistin halkının işgal sırasında yaşadığı sıkıntı, trajedi ve felaketlere ortak oldular[3].
Hıristiyanların Filistin topraklarındaki varlığı, bu topraklarda Hıristiyanlık inancı bakımından sembolik değeri olan yerlerin bulunmasıyla yakından irtibatlıdır[4], nitekim bu bölgelerde Hıristiyanların sayısı bir hayli fazladır.
Filistin halkı, Filistinli Hıristiyanlara her zaman saygılı davranmış, siyasal ve sosyal bakımdan farklı koşullara sahip olmalarına rağmen birbirleriyle halk olarak ve siyasi düzeyde iyi ilişkiler kurmuşlardır.
Hıristiyanlar çarpık Oslo yönetiminin doğması ile beraber[5] ve bu yönetim projesinden hemen sonraki süreçte bakanlık paylaşım işleminde yer aldılar, Beytlahm ve Ramallah gibi bölgelerde yerel yönetimlerde kendilerini temsil etmeye çalıştılar. 2006’da Hamas hükümeti iktidara geldiğinde bakanlar kuruluna bir Hıristiyan atadı[6]. Ulusal Birlik Hükümeti döneminde de aynı olay tekrarlandı, bu da Filistin’deki farklı siyasi eğilimlerin (aralarındaki bütün farklılıklara rağmen) Hıristiyanların Filistin halkına büyük desteğini ve barışçıl rolünü takdir ettiğini gösterir[7].
Filistin topraklarındaki Hıristiyan varlığının sürekli gerilediği gözlenmektedir ve sayıları sürekli azalmaktadır. Bunun sebebi, Amerika ve Avrupa’ya açık olan göç kapısıdır, nitekim Hıristiyanların çoğu, gönüllü olarak, toplu ve ferdi biçimlerde ülke dışına göç etmektedir.
Bu durum, Hıristiyan din adamlarının, Hıristiyan gençliğini göç etmekten vazgeçirmeye çalışmasına ve Filistin’de kalmaları için çağrıda bulunmasına neden olmuştur. Nitekim 2007 yılında Hıristiyan varlığı çok düşük bir yüzdeye gerilemiş, Filistin halkına oranla Hıristiyanların oranı %1’in altına düşmüştür. Nitekim, Hıristiyan din adamları bu düzeydeki bir oranı, Filistin topraklarındaki Hıristiyan varlığı bakımından tehdit olarak görmüşlerdir.[8]
Sivil toplum bazında ise eskiden beri Hıristiyanlar ve diğer azınlıklar, mahalli düzeyde çeşitli sivil toplum örgütleri kurmuşlardır. Uluslararası planda Hıristiyanların açık ve büyük desteğiyle bu dernekler, Filistin‘de etkili roller ifa etmiş ve bu sayede derneklerin ve örgütlerin etkisi artmıştır.[9]
Bu alanda Hıristiyanlar, İnsan haklarına[10] ve gençliğe önem veren özel okullar[11], dini alanda eğitim veren yüksek okullar, engellileri yetiştirme ve rehabilitasyon merkezleri, özel meslek yüksek okulları, kültür merkezleri ve üniversiteler gibi çeşitli kuruluşlara sahiptirler[12].
Dikkate değer bir diğer nokta ise Hıristiyanların eskiden beri varlıkları az olmasına rağmen dernek ve benzeri örgütlenmelerle ciddi ölçüde bir etkiye sahip olmalarıdır. Nitekim Hıristiyan azınlıklara ait sivil toplum örgütlerinin ve yerel derneklerin, sosyal, kültür, sanat ve eğitim alanlarındaki çalışmalarla Filistin genelinde bütün alanlarda dikkat çekici bir varlığa sahip olmuşlardır.
Siyasi açıdan bakıldığında, Filistinli Hıristiyanlar Filistin halkının diğer kısmı gibi Siyonist baskı altında yaşıyorlardı. İşgalci Siyonistler, Hıristiyanlara ve kutsallarına karşı savaş ilan etmemesine rağmen, İsrail’deki kiliselerin tekrar ve tekrar hedef seçilmesi, Filistin topraklarındaki Hıristiyan kutsallarının Yahudileştirmesi, Hıristiyanların tarihsel varlıklarını istimlâk etmesi, Batıdaki dindaşlarının aksine onların Siyonist projeye karşı siyasi planda cephe almalarına sebep olmuştur.
Filistinli Hıristiyanların açıklamaları ve beyanları onların işgalin bitmesini istediklerini ve Yahudileştirmeye karşı Müslümanlarla birlikte siyasi yapıya faal bir şekilde katıldıklarını gösterir, zira Filistinli Hıristiyanlar, Filistin’deki Dini Mukaddesatı Savunma Kurumu’nun önemli bir parçasını oluşturur. Bu kuruluş, Müslüman ve Hıristiyanlardan oluşan hükümet dışı bir kuruluştur, amacı Yahudilerin Müslüman ve Hıristiyanların kutsallarına yönelik saldırılarını açığa çıkarmaya çalışmaktır.
Samiriler[13]
Samiri azınlığı, Filistin’de var olan Yahudi mezheplerinden bir tanesidir. Sadece münzevi bir Yahudilik anlayışı çerçevesine kendisini hapsetmiş olan bir mezhep olup Yahudiliğin sadece bazı ibadet şekillerinden ibaret bir azınlıktır. Nablus şehri haricinde başka hiçbir ilde varlık göstermezler.[14]
Samiriler, İsrail devlet yapısından uzakta faaliyet gösterirler. Filistinlilerle birlikte yaşadıkları yerlerde son derece sınırlı bir varlığa sahiptirler, işgalin yaptığı gibi Filistinlilerin güvenliğini tehdit etmezler. Hayattan uzak bir yaşamı seçmişlerdir, sadece eski Filistin lideri Yasir Arafat döneminde iki temsilci, o da seçim yoluyla değil atama şeklinde Filistin meclisine atanmıştır.[15]
Samiri azınlık, sembolik olarak bazı resmi mevkilerda bulunmaları hariç tutulursa şu ana kadar hiçbir siyasi faaliyette bulunmamışlardır. Filistin toplumu içerisinde herhangi bir örgüt, kuruluş veya siyasi oluşumun çatısı altında hareket etmezler. Fakat Samiri azınlığının Filistin toplumu üzerinde negatif etkileri vardır. Zira bu azınlık sihir, medyumluk işleri ile meşhurdur ve bu tür sihir ve medyumluk yolu ile Filistinlileri hedef almaktadırlar. Bütün sihir işlerinin Samiri azınlığı tarafından yapıldığı ve Filistinlileri hedef aldığı kesin bir surette kanıtlanmıştır.
Dürzî azınlığı
Dürzi azınlığı 1948 yılında işgal edilen veya bugün “İsrail” diye bilinen topraklarda yaşamaktadırlar, Suriye’nin işgal altındaki Golan tepesinde ve kuzey Filistin’deki Magar ve Mugir gibi Arap köylerinde nüfusları artmaktadır.
Dürzi azınlığı Filistin topraklarında yaşamalarına rağmen Siyonist kimliğe daha yakın durmaktadırlar.[16] Dürzîler de diğer din mensupları ve azınlıklar gibi işgal edilmiş topraklarda yaşamalarına rağmen Siyonistlerin sahip olduğu gücün etkisiyle Siyonistlerin bayrağı altına sığınmayı tercih etmişler ve ara sıra övündükleri milli değerleri hiçe sayarak bütün bu değerlerden vazgeçmişlerdir.
Bu iddiayı kanıtlayan en temel husus, Dürzî gençlerin Siyonist orduya katılmaları, Filistinlilere karşı savaşmaları, onları gözaltına alma ya da onlara ateş etme hususunda hiçbir çekince göstermemeleridir. Hatta bazen sırf İbrani devleti ordusunda daha üst görevlere gelebilmek ve onlara yaranabilmek için Yahudilerden de sert davrandıklarını söylemek mümkündür.[17]
Şayet durum böyleyse neden Dürziler, Filistinli sayılmaktadırlar sorusuna, onların kendilerinin Filistinli olduklarını iddia etmelerinden dolayı böyle bir tasnife gidildiği şeklinde cevap verilebilir. Dürziler iddialarına göre kendilerini kâh Suriyeli kâh Filistinli görmektedirler. Gösterilerde Filistin bayrağını kaldırarak[18] Filistinlilerle beraber olduklarını göstermeye çalışmalarına rağmen gerçekte durum böyle değildir. Filistinlilerin düzenledikleri siyasi organizasyonlara ve eylemlere Siyonist düşmana bağlı bir güç olarak katılmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar.
Bazı Dürzîler yaşadıkları yerlerde kendilerine has yerel ve kültürel derneklerde faaliyet göstermektedir. Bu dernekler, kirli Dürzî inanç ve tarihsel fikir ve düşünceyi yeni Dürzî nesillere öğretmeye çalışmaktadır. Filistin’in içinde bulunduğu gerçekliği yok sayarak 1948 yılında işgal edilen Filistin içerisindeki siyasi gruplara, siyasi, milli ve dini faaliyetlere katkıda bulunmamaktadırlar.
Bahaî azınlığı[19]
Yeryüzünde faal bir olgu ve cemaat değildir. Bahailik, Hayfa[20] kentinde resmi büroları[21] olan birkaç kişiden müteşekkil bir mezheptir. Filistindeki çoğu tarihsel yerleri yıkmalarına rağmen Siyonistler Bahailerin makamlarını korumuşlardır.[22]
Bahaîler kendilerine has ibadet merasimlerini Filistin toplumundan uzak ve ayrı bir şekilde eda ederler, çünkü Bahaî azınlığı İslamiyet’e birçok yönden ters düşmüş, Müslümanların ibadetlerine uzak ve farklı ritüeller benimsediklerinden[23] Filistin toplumu tarafından dışlanmış bir azınlık haline gelmişlerdir.
Bahaîler sadece azınlıklardan bahsedilirken adlarına değinilen ama bunun dışında Filistin’in siyasi düzenine herhangi bir müdahaleleri bulunmayan bir azınlıktır. Ne ciddiye alınabilecek bir varlığa sahiptirler, ne temsilcilik düzeyinde ne de görev alma hususunda her hangi bir aktif rol üstlenmezler, çünkü bütünüyle siyasi[24] ve kültürel normalleşmeden yana tavır koymuşlardır.[25]
Bazıları Bahai azınlığını El-Kadiyaniye (El-Ahmediye) kategorisinde sınıflandırırlar.[26]
İsimlendirmeyi bir eknara bırakırsak, Bahailer veya Kadiyanilere Kuzey Filistin’de Siyonistlerin verdiği destek bir gerçektir. Nitekim bu destek, tersini iddia etseler dahi inanılmaz boyutlara ulaşmış[27] ve Bahaîleri Filistin halkına karşı düşman bir kategoride değerlendirmelerine neden olmuştur.
Bu sınırlı azınlığın anılmasıyla, Filistin topraklarında negatif etkisi olan siyasi yönelimler, dinler, azınlıklar ve siyasi akımların ele alınması, tamamlanmış olmaktadır.
Çalışmada kullanılan önemli Kaynaklar:
1- Dirasat fi’l Kadiyyeti’l Filistiniyye min Manzur iislami, Mektebetu’l Felah, Dr. Muhammed Osman Şebir, Dirasat fi’l Kadiyyeti’l Filistiniyye min Manzur iislami, Mektebetu’l Felah, Kuveyt, 1989, 2. Baskı.
2- Filistin İstatistik Grubu, ekonomik bölümü, Filistin Kurtuluş Cephesi, istatistik Merkezi Ofisi, 1983, 5. Sayı.
3- Heviyyetu’l insan fi’l vatani’l Arabi ‘Meşru Kırae Cedide’, Sait El-Tel, Revaii Mecdulavi li’n neşri ve’t tevzi, 2007, Ürdün, 1. Baskı.
4- El-Yehud Adaullahi ve Kateletu’l Enbiya, Uluslararası Genç Müslüman Konferansı, Kuzey bölgesi, Filistin Gençliği Heyeti, tarihsiz.
[1] Bkz. Filistin İstatistik Grubu, Ekonomi bölümü, Filistin Kurtuluş Cephesi-istatistik Merkezi Ofisi, 1983, 5. Sayı, s. 127-128.
[2] Gözaltına alındığımda onlardan gözaltına alınan iki kişi ile görüştüm.
[3] Heviyyetu’l Vatani’l Arabi-Meşru Kırae Cedide, Sait el-Tel, Revaii Mecdulavi li’n Neşri ve’t Tevzi, Ürdün, 1. Baskı, 2007, s. 354-405.
[4] Hz. İsa’nın doğduğu Mehd kilisesi, Kıyamet Kilisesi gibi kilise ve tarihi yerler.
[5] Devlete has varlık dinamikleri ve otoriteye sahip olmadığı için bu ifadeyi kullanmayı tercih ettik.
[6] Hıristiyan bakana turizm bakanlığı teslim edilmiştir. Ulusal Birlik Hükümeti döneminde de aynı şekilde turizm bakanlığı bir Hıristiyan Filistinliye verildi.
[7] Nitekim bu durumu somut olarak Hıristiyanların Müslümanlarla birlikte genel hak ve kutsalları savunma hareketlerine katıldıkları sırada görüyoruz, zira Müslümanların olduğu gibi Hıristiyanların da kutsalları Siyonistler tarafından gasp edilmiştir, bu da Dini Mukaddesatı Savunma Kurulunun 2006’da kurulmasına sebep olmuştur.
[8] Ma’an bağımsız haber web sayfası, Filistin, haber başlığı ‘Hıristiyan din adamı %1’in altına düştükleri için Hıristiyanlardan göç etmemelerini istemektedir’, 19/7/2007.
[9] Buna delil olarak, yerel dernekleri ve Hıristiyan inanç kurumlarını desteklemek ve Filistin toplumunda itibarlarını arttırmak için yıl boyunca Filistin’e gelen Hıristiyan grupları, bunların başında Filistinli Hıristiyanlara bütçe ayıran Uluslararası Kiliseler Meclisini verebiliriz. Bak; Ma’an bağımsız haber web sayfası, Filistin, haber başlığı ‘Hıristiyan din adamı %1’in altına düştükleri için Hıristiyanlardan göç etmemelerini istemektedir’, 19/7/2007.
[10] Örnek olarak Beytlahim’deki Hıristiyan Gençleri Derneği.
[11] Örnek olarak Beytlahim ve Gazze’deki El-Vardiye Endüstri Meslek Yüksek Okulu.
[12] Örnek olarak, okul düzeyinde; Ramallah, Gazze, Kudüs ve Beytullah’ta çok Hıristiyan okulu vardır; El-Vardiye ruhban okulları gibi, Beytlahim’deki İncil Yüksel Okulları, Beytlahim’deki Karitas, Halil’deki El-Monanayt, Beytlahim’deki El-Salizyan Endüstri Yüksek Okulu, Beytlahim’deki Beyt üniversitesi ve Ramallah’taki Birizit üniversitesi gibi kurumlar.
[13] Kuran’ı Kerimde geçen Samiri’nin tebaası olduklarını iddia ettikleri için bu isim konulmuştur. Samiri, İsrail oğullarını doğru yoldan sapıtmış ve ziynetlerinden bir buzağı yapmıştır.
[14] Bu azınlık Nablus dağları eteklerinde belirli yerlerde yaşamakta olup kendilerine özgü kiliseleri vardır.
[15] 1996’da bu olay gerçekleşti, Filistin başkanın emri ile bu etkisiz ve önemsiz azınlık hakkında onurlandırıcı bir genelge yayınlanmıştır, Filistin kamuoyu bu genelgeyle şaşkına döndü, çünkü bu azınlığın Yahudi aidiyeti bulunmakta olup siyasi hayattan tamamen ayrı ve uzak yaşarlar.
[16] Dürzi azınlığı, Ehl-i sünnetten sayılmayan Batıni mezheplerdendir. Hatta çoğu İslam alimi, Dürzi mezhebini Müslüman mezheplerden saymaz, çünkü İslam dinine ters uygulama ve inançlar barındırır. Mesela; reenkarnasyona inanmaları, insanları akıllılar ve cahiller şeklinde ikiye ayırırlar, zinayı helal sayarlar. İlave olarak hırsızlık, içki, fuhşiyat gibi çirkin şeylerle ün salmışlardır.
[17] Çok defa gözaltına alındım ve birçok hadiseye kendi gözlerimle şahit oldum. Dürzîlerin sürekli baskısına maruz kaldım. Filistinliler Dürzîlere sınır koruyucuları derler, Filistinlilere gösterdikleri sertlik ve baskı Siyonistleri dahi geçmiştir.
[18] Gola’nın Suriye’ye geri verilmesi için yıldan yıla yapılan gösterilere katılmaktadırlar ancak bütün bu katılımlar sadece gösteriş için yapılmaktadır.
[19] Bazen el-Ahmediye diye bilinirler.
[20] Kuzey Filistin’de bir kent.
[21] Yahudiler Allah düşmanları ve peygamber katilleri, Uluslararası Genç Müslüman Konferansı, kuzey bölgesi, Filistin Gençliği Heyeti, s. 36-37. İçerisinde söz konusu büronun fotoğrafı ve Bahailerin ibadet şekilleri bulunmaktadır.
[22] Müslüman Filistin dergisi.
[23] Bahailer dinsel merasimlerini kimseye göstermeden kendilerine özgü yerlerde yaparlar, mesela kuzey Filistin’de Hayfa’da liderlerinin kabri gibi. Bu tür bir gizlilik Dürzilerin beynelmilel Masonlukla bağlantılı olduğu şüphesini uyandırmıştır.
[24] Bkz.Et-Tatbi-İstiraticiyyetu’l ihtirak, s. 90-93.
[25] Bkz.Et-Tatbi-İstiraticiyyetu’l ihtirak, s. 103-111.
[26] Sırauna Maa’l Yehud fe Davi’s Siyaseti’ş Şeriyye, Dr. Muhammed Osman Şebir, Dirasat fi’l Kadiyyeti’l Filistiniyye min Manzur iislami, Mektebetu’l Felah, Kuveyt, 1989, 2. Baskı, s.139.
[27] Sırauna Maa’l Yehud fe Davi’s Siyaseti’ş Şeriyye, Dr. Muhammed Osman Şebir, Dirasat fi’l Kadiyyeti’l Filistiniyye min Manzur iislami, Mektebetu’l Felah, Kuveyt, 1989, 2. Baskı, s.136.